30.000 Dolar Sermayeyle Kurulup 10 Yılda Sektörün Devlerinden Biri Olan Espressolab Bunu Nasıl Başardı?
Espressolab’in temelleri aslında ünlü Emirgan Sütiş’e dayanıyor. Tatlılarıyla büyük beğeni toplayan Emirgan Sütiş’in kurucusu Mevlüt Kocadağ’ın 1953 yılında bu işletmeyi kurması ile aslında Kocadağ ailesinin başarılı iş hayatının temeli atılıyor.
Espressolab’i kuran Esat Kocadağ daaslında bu ailenin üçüncü kuşak temsilcisi. Kocadağ ailesinin mütevazı bir şekilde sütlü tatlı ve kahvaltı servisiyle başlayan ticari hayatı nasıl bir kahve sektöründe bir dev olmaya kadar uzanmış incelemeye başlayalım.
Espressolab’in hikâyesi Sütiş’in Kuveyt’e şube açmasıyla başlıyor.
Esat Kocadağ, eğitimini tamamlamasının ardından uzun yıllar Emirgan Sütiş’in yöneticiliğini yapmıştı.
Yaklaşıklaşık 10 yıl önce Sütiş’in müdavimlerinden biri olan Kuveytli bir yatırımcının Kuveyt’e şube açmayı teklif etmesinin üzerine bu teklifi değerlendiren Kocadağ, aslında Espressolab’in de ilk adımını atmıştı.
Esat Kocadağ, Kuveytli yatırımcıyla yaptıkları franchise anlaşmasının gelirinin bir kısmını Espressolab’i kurmak için kullandı.
2014 yılında 30.000 dolar sermayeyle ilk Espressolab şubesini açtı.
Ailesinin Espressolab için hiçbir yatırım yapmadığını belirten Esat Kocadağ, yaptığı yatırımdan kazandığı paranın bir kısmı ile Espressolab’i kurmuştu.
Uzun yıllar Emirgan Sütiş’i yönetmesi sebebiyle gıda sektöründe deneyim kazanmış ve bu deneyimine güvenerek kahve sektöründeki geleceği görmüştü.
O yıllarda Türkiye’de özellikle gençler arasında kahve kültürü büyük bir hızla popülerleşiyordu.
Bu sebeple bu sektöre yatırım yaparak hem akıllıca hem de riskli bir adım atmıştı.
Sektörde dünya devi Starbucks gibi isimlerin olması bu alanda büyümeyi oldukça riskli kılıyordu.
Türkiye içinde yavaş yavaş büyüyerek adını duyurmaya başlayan Espressolab 2020’de pandeminin patlak vermesiyle büyük bir darbe aldı.
O dönem, Esat Karadağ’ın maddi olarak zorlandığı ve çeşitli varlıklarını satarak Espressolab’i ayakta tutmaya çalıştığı biliniyor.
Pandemiyi minimum hasarla atlatan Espressolab şu anda yurtiçi ve yurtdışında toplam 236 şubeye sahip.
Şu anda, Türkiye’nin en büyük ikinci kahve zinciri konumunda olan Espressolab Türkiye de dahil olmak üzere 11 farklı ülkede faaliyet gösteriyor ve 200’den fazla şubeye sahip.
Öyle ki, marka Türkiye’de Starbucks ile rekabet eder konumda.
Markanın büyük bir hızla büyümesi özellikle X gibi platformlarda kullanıcıların dikkatini çekmiş ve akıllara bazı sorular getirmişti.
Devlet büyüklerinin kahve içmek için Espressolab’i tercih etmesi marka için bir yandan iyi bir reklam bir yandan da çarpıcı bir eleştiri kaynağı olmuştu.
Tarafsız kaynakları incelediğimizde akıllardaki bu soru işaretini aydınlatmak için güvenilir bir veriye ulaşamadığımızdan dolayı bu kısım için yorum yapmayalım.
Peki bu kadar kısa süre içerisinde bu başarıya nasıl ulaştılar?
Markanın Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Ersin Kefeli’nin verdiği bir röportajda, özetle şirketin aldığı stratejik kararların meyve verdiği söyleniyor.
Yapılan, çeşitli şubelerin turistik lokasyonlara dönüşecek şekilde tasarlanması gibi stratejik pazarlama çalışmaları ve yaptıkları iş birlikleri sebebiyle şirketin büyüdüğünün ve büyümeye devam edeceğinin üzerinde durulmuş.
Örnek vermek gerekirse, Fas’ın büyük şirketlerinden Akwa Grup ile anlaşma yaptıklarından ve bu anlaşma kapsamında şirketin sahip olduğu 400 benzin istasyonunun 200’ünde yer alacaklarından bahsediliyor.
Ek olarak Fas, Libya, Tunus, Cezayir ve Sudan gibi Batı Afrika ülkeleriyle birlikte toplam 13 ülke için aynı şirket ile anlaşma yapıldığından bahsediliyor.
Özetle, bu içeriğimizde medyada yer almış bilgileri derleyerek uzun süredir gündemden düşmeyen Espressolab’in hikâyesini aktarmaya çalıştık. Marka hakkında yapılan iddiaların doğru olup olmadığı markanın ileride yapacağı hamlelerle belli olacaktır.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: